Aranje dediğimiz şey aslında dilimize yanlış yerleşmiş bir kavramdır. Aranje kavramının doğrusu aranjmandır. Peki nedir bu aranjman?
Bir bestecinin yaptığı bestenin en yalın hali (yani ıslık çaldığınızı düşünün ya da hiç enstrüman olmadan bir şarkıyı söylediğinizi) aranjöre gelir. Aranjör bu yalın besteyi işlemeye başlar. Hızını hangi notalardan seslendirileceğini, hangi enstrümanların kullanılacağını ve bu enstrümanların ayrı ayrı çalacağı tüm notaları belirler.
Daha sonra bu notalar stüdyoda çalınarak tüm enstrümanların ve solist şarkıcının kayıtları alınır. Bu aşamadan sonra elimizde kanal kanal bir sürü ayrı kayıt bulunur. Bunları aynı anda çaldığımızda ortaya tek bir müzik çıkar. Şarkı neredeyse sizin Spotify’da vs. duyduğunuz hale gelir.
Daha sonra bu kanalların kendi aralarındaki frekans ve yükseklik dengelerinin yapılması için bazı seslere özel efektler uygulanması için mix aşamasına geçilir. Mixin bitiminde artık bildiğimiz wav dosyası ortaya çıkar. Tüm bu kanallar dengelenmiş bir şekilde birleştirilmiştir.
Mix aşamasından sonra da tercihen başka bir ses mühendisi tarafından bu stereo wav dosyası mastering işlemine alınır. Masteringte şarkının ses yüksekliği ve tonal balansı endüstri standartlarına göre optimize edilir ve dijital dağıtım şirketlerine servis edilir.